Merkeziyetin Lanetleri
Bu bölümümüzde FTX ve Binance arasında neler geçti, nasıl sonuçlandı onu konuşuyoruz.
Yaşanan bu sorunların çoğunlukla şirket yönetimlerinden kaynaklandığını gördük. Bu hafta ise bu gibi skandalların sebebine, ve bu konuda neler yapılabileceğine odaklanacağız.
Seneler önce, 2008’de yaşanan finansal kriz sonrasında bu krizden alınan dersler ve ilham ile ortaya çıkan blok zincir sistemlerinin beslendiği felsefe aslında merkeziyetsizlik olmasına rağmen kolaylık ve erişebilirlik sebebiyle herkesin blok zincir zannederek atıldığı platformların hep merkeziyetli, yönetimi olan ve pek de güce ve özgürlüğe sahip olmadığımız platformlar olduklarını unutuyoruz. Yaratılan kripto ekosistemi en başında bize özgürlüğü, aracı olmadan işlem yapabilmeyi vaadediyordu. Alıştığımız geleneksel finansa göre daha farklı, daha özgün bir sistem oluşturulmuştu.
Herkesçe bilinen ve çoğunluk tarafından kabul edildiğini düşündüğümüz bir durum olarak, gücün yolsuzluk ve yozlaşma yarattığını duymuşsunuzdur. Siz birisine paranızın kontrolünü verdiğinizde, ve bunun pek çok insan tarafından daha yapılması durumunda karşı tarafın bu güvene ihanet etme oranı artıyor. Bu durum aslında finans dünyasında da geçerliliğini koruyor, güç doğal olarak tek bir elde toplandığında büyüyor. Aynı gücün tüm katkı sahiplerine dağıtılması durumunda ise tekelin gücü değil sistemin gücü katlanarak büyüyor aslında. Burada da kripto para projelerinin gündemimize taşıdığı DAO gibi yönetim sistemleri aklımıza geliyor.
Size günümüzden oldukça tanıdık gelecek bir örnek ile bu durumu açıklamak isterim. Düşünün ki bir firmada çalışıyorsunuz, saatleriniz belli. Maaşınız belli, aldığınız prim de, eğer varsa, aşağı yukarı belli. Her ne kadar içimizde yaptığı işten keyif alan ve ürettiği şeyle arasında bir bağ kurabilen ve sonucunda manevi anlamda daha çok tatmin olabilen kimseler olsa da, üzülerek hatırlamalıyız ki, modern dünyada çalışan çoğu kişi bu imkana sahip değil. Belki de firmanızdan nefret ediyorsunuz, hizmet ettiği değerlere saygı duymuyorsunuz. Yine de onlara hayatınızın bir kısmını belli bir ücret karşılığında satıyorsunuz.
Bunun sonucunda hem emeğinize ve sonucunda ortaya çıkan ürüne yabancılaşıyorsunuz, hem de daha mutsuz bir hayat sürüyorsunuz. Üstelik emeğiniz katlanarak büyümüyor, aynı şekilde kazanıyor ve sonrasında şanslıysanız emekli olabiliyorsunuz. Ancak her iş modeli bu şekilde yürümüyor, bunu hatırlamak gerek.
Siz katkıda bulundukça hem masraflarınızı karşılayabileceğiniz bir maaş için, hem de katkınıza oranla verdiğiniz üründen bir yüzdeliğe sahip olarak ve emeğiniz ile her geçen gün bu yüzdeliği büyüterek daha tatmin edici bir emekliliğe sahip olabilirsiniz.
Bu konudan bahsederken Kadir Köymen’in tanıştırdığı yeni modelden bahsetmemek hata olur. Kendisinin hayata geçirdiği Karbon Modeli'nde, çalışanlar çalıştıkları şirkete katkıda bulundukça hisse kazanıyor. Aslında bu epey ilham verici ve sürdürülebilir bir iş modeli, çünkü siz bir çalışan olarak hissesine sahip olacağınız şirket için en iyisini ister hale geliyorsunuz. Mesela çalıştığınız vakitlerde çok daha verimli çalışıyor, kaytarmıyorsunuz. Çünkü siz verimsiz olursanız, geleceğinizde bunun bedelini daha az ve belki de değersiz bir hisseye sahip olarak ödersiniz. Dolayısıyla herkes işin sahibi gibi davranıp en verimli şekilde çalışıyor, ve şirketin de sürdürülebilirliği artıyor. Hem siz kaytarmayıp ürettiğiniz için daha çok tatmine ulaşıyorsunuz, hem de hisseniz büyüyor.
Belki ileride daha rahat bir emeklilik geçirmek için her çalışan daha az maaş almayı seçiyor, ve daha az müsriflik yapıyor. Az ve öz harcamalar ile tatmini yüksek, üretimi yüksek bir yaşam biçimi benimseniyor. Herkesin işini özenerek yaptığı ve bu şekilde yaşadığı bir dünya hayal edelim, her şey ne kadar güzel ve farklı olurdu değil mi? Bu iş modellerinden öğreneceğimiz çok şey var aslında, ve bu finansal anlamda kâr etmekten çok daha fazlasını kapsıyor.
Biraz önce ismini andığımız DAO’lar ise benzer bir yönetim şeklini ifade ediyor. Kendi kendini yöneten bu sistemlerde her üyenin amacı sistemin daha ileriye taşınması, gelişmesi veya kazanması, dolayısıyla karbon modelde olduğu gibi her üye sistemin iyiliğine çalışıyor ve emeği karşılığında ödüllendiriliyor. Siz bir DAO üyesi olarak içinde bulunduğunuz oluşuma katkı sağladıkça “government token” olarak da bilinen yönetişim token'ı kazanıyorsunuz ve bu token sayesinde şirketin kararlarına dahil oluyorsunuz.
Ne kadar emek, o kadar güç.
Ne kadar fazla yönetişim token’ınız varsa, alınan kararlarda o kadar oy ve güç sahibi oluyorsunuz. Katkıyı da sistem neye hizmet ediyorsa ve neye ihtiyaç duyuyorsa o şekillerde sağlayabiliyorsunuz, mesela tasarım yapılması gerekiyor ve siz yapabiliyorsunuz, böylece katkınız artıyor. Yazılım desteği vererek daha fazla token kazanıyorsunuz.
İşleyişi bunun pek uzağında olan merkeziyetli borsaları şu ana kadar çok tercih ettik, kripto varlıklara yatırım yapmak için çok daha kolay bir yol olduğu için bu da oldukça anlaşılabilir. Ancak bu platformlarda yaşanan skandallar sebebiyle binlerce insanın mağdur olduğunu da hatırlamak gerek, bu skandallar aslında bize merkeziyete olan güvenimizin nasıl sorunlara yol açabileceğini göstermiş oldu. Olaylar arasında kurulabilecek bağlantılar ve sonrasında yaşanan sorunların aydınlattığı yolda aslında merkeziyetli platformların kripto ekosistemi için sistemsel sorunlar yaratabildiğini daha net görüyoruz artık.
İçerisinde bulunduğumuz Kasım ayı için birileri merkeziyet odaklı dönemin kapanışı şeklinde nitelemeler yapmaya başladı bile. Dolayısıyla kripto dünyasını oluşturan felsefeye geri dönmemiz an meselesi ve bu da merkeziyetsiz finansın parıldaması ile sonuçlanabilir. DeFi olarak da bilinen merkeziyetsiz finansın ne olduğunu, nasıl işlediğini, nereden çıktığını ve sistemdeki borç verme işlemlerini öğrenmek isterseniz ilgili bültenlerimize göz atmanızı öneriyoruz.
Biraz gelişmelerden bahsedecek olursak, Ava Labs kurucusu Emin Gün Sirer, FTX'in çöküşünün Avalanche üzerindeki etkilerini anlattı. Kendisi, piyasaya verilen zararın aslında çöküşten çok önce, ponzi sistemleri sayesinde belirli coinlerin gereğinden fazla yükseltilmesi ile başladığını belirtti.
Avalanche demişken, kendisinin Asya pazarına Coinbase Japonya tarafından listelenerek giriş yaptığını da ekleyelim. AVAX, Japonya'daki konumu sayesinde etki alanını genişletecek.
Geçtiğimiz günlerde Airdrop'lar sayesinde yürütülebilen yeni bir dolandırıcılığa tanık olduk. Pek çok mağdurun adresine çok küçük miktarlarda gönderilen tokenlar ile saldıran cüzdanın geçmişine, mağdurun adresine fazlasıyla benzeyen işlem ve cüzdan numaralarını eklemiş oluyor. Bu numarayı neredeyse aynı görünecek şekilde seçiyor saldıran, yalnızca birkaç hanesi değişik olduğu için mağdur geçmişinden bir işlem için adresi kopyalarken yanlış adresi kopyalıyor ve işlemlerini yanlış adrese yönlendiriyor. Bu da kişinin varlığının bir kısmını kaybetmesi ile sonuçlanıyor.
Crypto users urged to double-check addresses before proceeding
Bu haftanın gelişmeleri bu şekildeydi, umuyoruz ki gününüz huzurlu ve güzel geçer ve diğer günlerinize ilham olur.
Bizi ilgilenebilecek, okurken zevk alacak insanlarla buluşturmak isterseniz bit.ly/merkezsizbulten linkimizi kullanabilirsiniz.
Ek olarak, Twitter profilimizi takip ederek hafta boyunca gelişmelerden haberdar olabilirsiniz.
Haftaya görüşmek üzere,
Merkezsiz Bülten